Mutlu Bir Aile Hikayesi – 8. Bölüm

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Mutlu Bir Aile Hikayesi – 8. Bölüm
O günden sonra, tam olarak hayalimdeki hayatı yaşamaya başlamıştım. Ben, Defne ve Selma aynı evin içinde istediğimiz zaman sevişiyorduk. Sinem de çoğu zaman hafta sonları gelip bizimle kalıyor ve seks üçgenimize katılıyordu. Hatta bir ara gaza gelip Kızılay’daki bir erotik shop’a girdim ve belden bağlamalı bir dildo aldım. O dildo sayesinde ablamla muhteşem anlar yaşıyorduk. Selma ve Sinem bakire oldukları için dildonun tadına varamıyorlardı. Artık evin içinde neredeyse her zaman çıplak dolaşıyor, isteyen istediğiyle istediği yerde sevişiyordu. Çoğu geceler üçümüz birden aynı yatakta uyuyorduk.

Ancak bu muhteşem hayatımız sadece üç ay sürdü. Üç ay sonra gelen bir telefonla yıkılmıştık. Babam memleketteki eczanesini devretmiş, Ankara’da bir eczane bulmuş ve onu devralmak için görüşmeye geliyordu. Bu muhteşem seks hayatımız sona erecekti.

Bir ay kadar kısa bir süre içinde babam eczaneyi devralmış, Ankara’da bir ev bulmuş ve evimizi taşımıştı. İlk başta çok akıllıca bir hamle yapıp Selma’ya çok ayıp olacağını, onu yarı yolda bırakmış olacağımızı ve biz taşınırsak Selma’nın tek başına o evin kirasını ödeyemeyeceğini söyledim. Babam da bunu çok makul karşıladı ve zaten ablamla Selma’nın okulunun bitmesine bir yıl kaldığını, bu bir yıl da ayrı yaşamayı kabul etti. Çocuklar gibi sevinerek kızlara haber vermiştim. Ama Selma’nın babası bu duruma karşı çıktı ve Selma’yı bir yurda yazdırdı.

Artık ailemle birlikte yaşıyordum. O muhteşem hayatımız sona erdi. Ablamla aynı evin içinde birbirimize dokunamıyorduk. Dördümüz de sudan çıkmış balığa dönmüştük. Ama zamanla yeni hayatımıza alışmıştık.

Annemin eczanesi hala memleketteydi, o yüzden annem gün içinde hep evde duruyordu. Bu yüzden ablamla evde yalnız kalma imkanı da bulamıyorduk. Bu şekilde hiç sevişemeden neredeyse iki yıl geçmişti.

Ablam mezun olmuş ve bir şirkette işe başlamıştı. Ben ise 5. sınıftaydım. Bu arada şimdiye kadar hiç bahsetmemiş olabilirim, ben de annem ve babam gibi eczacı olmayı seçmiştim ve eczacılık fakültesi 5 yıllıktır. 5. Sınıfta genellikle dersler çok ağır olmaz ve bitirme projeleri ve stajlarla geçer. İşte o sene, bir eczanede staj yapmaya başladım.

Bir gün, eczacımızın bir hastayla fısır fısır bir şeyler konuştuğunu duydum.

Hasta: “Ya hocam bu erkekler için, tamam işe de yarıyor ama bunun kadınlar için olanı yok mu?”
Eczacı: “Var Osman abi, var da işte erkeklerinki kadar etkili değil.”
Hasta: “Hiç mi etkili değil yani?”
Eczacı: “Valla kullananlar memnun kalmadı hiç.”
Hasta: “Yapma be…”

Eczanenin kalfası Halit abi araya girmişti:

Halit: “Eczacım valla bir damla var ama, depolarda falan yok. İnternetten alınıyor. İstersen getirttireyim Osman abi bir denesin.”
Eczacı: “Hangi damlaymış o?”
Halit: “Valla sinekli minekli bir şeydi ama, dur bakıp öğrenirim ben internetten.”

Bu konuşma çok dikkatimi çekmişti. Erkekler için envai çeşit cinsel güç arttırıcı ilaç olduğunu biliyordum. Ama kadınlar için de böyle ilaçların olduğunu ilk defa duymuştum. Uzaktan uzaktan izlemeye başladım ve Halit abinin bilgisayarının ekranından damlanın adını gördüm. Görür görmez de hatırladım. Bu ismi daha önce dildo almak için girdiğim erotik shop’ta görmüştüm.

O gün stajdan çıkıp doğruca Kızılay’a gittim. Zaten staj yaptığım eczane Güvenpark’ın arka tarafında, Kumrular caddesindeydi. Utana sıkıla erotik shop’a girdim ve Halit abi’nin bilgisayarının ekranında gördüğüm damlayı hemen kasanın yanında görüp tanıdım. Elimi uzatıp bir tane aldım ve kasaya doğru uzattım. “85TL” dedi kasadaki adam. Sonra tekrar buraya yolum düşmesin diye iki tane daha aldım. Toplam üç tane damlanın parasını ödeyip oradan koşar adım uzaklaştım.

Bunu neden aldığımı bilmiyordum. Ama almıştım. Sonraki gün eczacıdan izin alıp bir işim olduğunu söyledim ve Güvenpark’tan dolmuşa binip Gölbaşı’na gittim. Sonuçta babam da eczacıydı ve birkaç ay içerisinde ben de bir eczacı olacaktım. Tanınma ihtimalimin en zayıf olduğu eczanelerden birine girmem gerekiyordu. Nitekim Gölbaşı’nın çarşısında, çok kalabalık bir eczaneye girdim ve benim yaşlarımdaki bir kadına doğru yöneldim. Kadının yaka kartından “eczane teknikeri” yazıyordu. Kadının eczacı değil kalfa olduğunu da anladıktan sonra yanına doğru yanaştım ve kulağına eğilip “Bir tane Cialis 4’lük alabilir miyim?” Diye fısıldadım. Kadın yüzüme bakıp gülümsedi ve raftan ilacı alıp son derece gizli bir şekilde bilgisayara okuttu, ardından poşetten belli olmaması için bir kağıda sardı ve o şekilde poşetin içine koydu. Parasını nakit olarak ödeyip oradan da koşar adım uzaklaştım.

Şimdi çantamda bir erkeği 36 saat boyunca azgın tutacak bir ilaç ve bir kadını çıldırttığı iddia edilen bir damla vardı. Bunlarla ne yapacağımı bilmiyordum, ama yine de çantamda taşıyordum. Eve gittiğimde onları kitaplığımda sakladım.

Aradan aylar geçiyordu ve seks yapamıyor olmak beni çok fena bir hale getirmişti. Erkek kadın farketmez, birileriyle sevişmeliydim. Ailemin yanına taşındığım dönemde, İsmail ile olan ilişkim de bitmişti ve o sıralarda erkek arkadaşım da yoktu.

Bir gün eczanedeyken, annem aradı ve “Eczaneden aradılar, denetim olmuş. Benim memlekete dönmem lazım. Gökçe’yi de yanımda götürüyorum. Babanıza iyi bakın. Büyük ihtimalle hafta sonu da orada kalırım” dedi. Uzun zamandır o kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum.

O gün Çarşamba’ydı ve annem Pazar gününe kadar evde olmayacaktı. Mutlaka babamın evde olmadığı bir an yaşayacaktık. Ama akşam eve döndüğümde babamın çoktan eve geldiğini gördüm ve hayal kırıklığına uğradım.

Akşam üçümüz birlikte yemek yedik. Ardından çaylarımızı içmeye başladık. Bir ara aklıma kitaplığımda duran ilaçlar geldi. Bir çılgınlık yapmaya karar verdim ve odama gidip azdırıcı damlalardan birini çıkarttım. Kutunun üzerinde soğuk ve gazsız içeceklere, 10 damla damlatılması gerektiği yazıyordu. Defne çayını soğuk sütle karıştırıp içerdi. Şişeyi cebime koydum ve salona geri döndüm. Çaylarımız bittiğinde tekrar doldurmak için kalktım ve mutfağa geçtim.

Defne’nin çayına sütü özellikle biraz fazla koyup daha soğuk olmasını sağladım. Sonra da üzerine 15 damla damlattım. Aslında kutuda 10 damla yazıyordu ama işimi sağlama almak istemiştim. Defne çayını içerken yüzünü ekşitti ve “Sütü fazla koymuşsun, çok soğuk bu” dedi. Ama içmeye de devam etti.

Aradan bir saat geçmişti ve hala üçümüz televizyon karşısında pinekliyorduk. Defne’nin sanki hava çok sıcakmış gibi ara sıra kendini yellediğini, penyesinin üst kısımlarını tutup içeri, göğüslerine doğru üflediğini görebiliyordum. İlaç etkisini göstermeye başlamıştı.

Babam saat 11 gibi “Hadi yataklara” diyerek yerinden kalktı ve yatak odasına geçti. Biz de kendi odalarımıza geçmiştik. Yarım saat sonra Defne benim odama geldi.

“Sude bir şey soracağım. Dildo hala sende mi?”
“Evet, dolabımda saklıyorum. Neden?”
“Lazım işte. Versene…”
“İstersen ben yardımcı olayım” dedim hınzırca.
“Saçmalama Sude, babam içeride. Sen dildoyu ver ben sessiz sedasız hallederim.”

Kalkıp dolabımdaki dildoyu ablama verdim. Odamdan çıktıktan sonra peşinden ben de onun odasına girdim.

“Ne işin var burada Sude?”
“İzleyeceğim.”
“Saçmalama kızım babam içeride diyorum.”
“Tamam da bir şey yapmayacağım, sadece izleyeceğim diyorum.”
“Hayır Sude olmaz. Ya babam içeri girerse?”
“Peki, sen bilirsin” dedim ve ona doğru giderek dudaklarından öptüm. Ama o kadar iştahla karşılık verdi ki, beni bırakmadı. Elleri bir anda göğüslerimi sıktı ve beni kendine doğru sertçe çekti.
“Hani babam içerideydi?” Dedim dudaklarından kurtularak.
“Evet, haklısın. Hadi çık odadan yoksa çok kötü şeyler olacak” dedi.

Onu odada bıraktım ve kendi odama doğru giderken istemsizce gülümsedim. İlaç işe yarıyordu. Odama geçip kulağımı duvara dayadığımda, Defne’nin derin nefeslerini ve arada engel olamadığı küçük iniltilerini duyuyordum.

Ertesi gün yine babam erkenden eve gelmişti. Cuma günü yine… Eve bu kadar erken geldiği ve bizi hiç yalnız bırakmadığı için çok sinirliydim. Defne de geldi ve yine bilikte yemek yedik. Babama gerçekten sinirle bakıyordum. Sonra bir an ondan intikam almak için kitaplığıma yöneldim. Almak için Gölbaşı’na kadar gittiğim ilacı paketinden çıkartıp bir tanesini aldım. Sonra masama geçip bir kağıt çıkardım, kağıdın üzerine koydum ve bilgisayarımın faresini alıp ses çıkarmamaya çalışarak ilacı ezmeye başladım. En sonunda tam olarak toz haline geldiğinde, kağıdı içindekileri dökmeyecek bir paket haline getirdim. Okuldaki ilk senemde eczacı paketi diye bir şey öğrenmiştim. İçindeki tozların dökülmesinin imkansız olduğu bir kağıt katlama şekliydi.

Hazırladığım paketle birlikte damlayı da alıp tekrar içeri döndüm. Çaylar bittiğinde bardakları alıp mutfağa gittim. Babamın çayına tozu, ablamın sütlü çayına da damlayı damlatıp iyice karıştırdım. Özellikle babamın çayını çok fazla karıştırmıştım. İçindeki tozların tamamen eridiğinden emin olmak istiyordum. Çayları servis ettim ve afiyetle içtiler.

Ara sıra babamı göz ucuyla keserek televizyon seyretmeye devam ediyordum. Bir ara babamın ön tarafında bir kabarıklık farkettim. Babam giderek büyüyen penisini saklayamıyor ve bu durumu farkettiği için kıpkırmızı bir halde sağına soluna bakıyordu. Onu gördüğümü farketmemesi için televizyondan gözümü ayırmıyor, ama göz ucuyla kesmeye de devam ediyordum.

En sonunda kanepelerden birinin yastığını alıp üzerine çekti ve kendini kanepede cenin pozisyonunda yatar konuma getirdi. Sonra bana dönüp “Sude kızım bana bir battaniye getirsene. Üşümeye başladım” dedi. Penisini bizden saklamak için battaniyenin altında oturacaktı. Babamdan aldığım intikam bana deli gibi keyif veriyordu. Bizi yalnız bırakmamanın cezasını penisini bizden saklamaya çalışarak çekecekti.

Battaniyeyi getirip üzerini örtmeye çalıştığımda penisinin ne kadar büyük olduğunu görmüştüm ve ağzım açık kalmıştı. Babamın penisi, bugüne kadar gördüğüm iki penisten de (Gigi ve Nicolo) daha büyüktü. Elimden battaniyeyi hemen kaptı ve üzerine örttü. Defne ise babama dönüp “Baba hava çok sıcak, ben yanıyorum. Sen hasta falan mı olacaksın acaba?” dedi.

Babam “Bilmiyorum ki kızım, olabilir valla terleyip açıkta falan kaldıysam belki…” dedi. Defne babamın ateşini ölçmek için yanına gitti ve eğilip babamın alnına dokundu. Defne eğilince tişörtü aşağı doğru dökülmüş ve göğüsleri babamın görüş alanına girmişti. Babamın ablamın göğüslerine yiyecek gibi baktığını görünce yaptığım şeyin sonuçlarından korkmaya başladım. Babam resmen ablamın göğüslerini dikizliyordu.

Ablam yerine oturduktan sonra da babamın ara ara ablamın ön tarafına doğru dikkatle baktığını görebiliyordum. Ablam da ben de küçüklükten beri evde sütyen giymezdik. Ama mümkün mertebe içi göstermeyecek ve kalın tişörtler giymeye dikkat ederdik. Ancak nedense o akşam ablam düz beyaz bir bluz giymişti ve ilacın etkisiyle dikleşen göğüs uçları son derece belirgindi. Babamın o göğüs uçlarına şehvetle bakması beni çok şaşırtmıştı.

İnsan öz kızına şehvet duyabilir miydi? Bu kadar etkili bir ilacın etkisi altındayken neden olmasın ki? Üstelik ben de yıllardır öz ablama karşı şehvet duymuyor muydum? Babam da gayet normal bir insandı ve bu duyguları anlayabiliyordum.

Kalkıp mutfağa gittim ve bir bardak su içtim. Ardından içeri doğru seslenerek su isteyip istemediklerini sordum. Defne ona da bir bardak su götürmemi istedi. Odaya girdiğimde babamın Defne’nin belirgin göğüs uçlarına diktiği gözlerinin, hızlıca televizyona döndüğünü farketmiştim. Elimde bir bardak su, babamın Defne’ye şehvetle bakmasının şaşkınlığıyla Defne’ye doğru yaklaşıyordum. Bir saniyeden daha kısa bir sürede, bu oyunu bir tık daha ileri taşımaya karar verdim ve ayaklarımı birbirine takarak Defne’nin üzerine doğru düştüm. Bardağın içindeki suyu doğruca Defne’nin göğüslerine nişanlamıştım. Nitekim hedefi tam on ik**en tutturdum.

Yere düşünce sanki ayağım çok acımış gibi acı içinde bir çığlık attım ve ayağımı tuttum. Sanki ayağımı burkmuşum gibi numara yaptım. Defne, ıslanan beyaz tişörtü sebebiyle göğüslerinin tamamen açıkta kaldığını, babam ise battaniyenin altında sakladığı dimdik penisini unutup bana yardım etmeye koştular. Babam önündeki çadırla bana doğru koşarken gülmemek için kendimi çok zor tuttum. Eğilip ayağıma baktı, sonra Defne’ye dönüp “Defne kızım buz ge…”

Cümlesini tamamlayamadı. Çünkü Defne’ye doğru döndüğünde onun muhteşem göğüsleriyle karşı karşıya gelmişti. Yutkundu ve sonra “Git üstünü değiştir kızım, hasta olma. Sonra da buz getir, Sude’nin ayağına basalım.” dedi.

Defne önce odasına, oradan da mutfağa gidip geldi ve elinde buzla ayağıma yaklaştığında bu kez şok olma sırası ondaydı, çünkü babamın penisini görmüştü. Babam da o an penisinin durumunu hatırladı ve hızla yanımızdan kalkarak Defne’ye “Kardeşinin ayağına iyice bas o buzları, şişmesin” dedi ve koşar adımlarla tuvalete gitti. Babamın tuvalette mastürbasyon yapacağını biliyordum ve bu durum bana inanılmaz bir haz veriyordu. Defne ayağıma buzu bastırarak şişmesini önlemeye çalışıyordu. Oysa ayağımda hiçbir şey yoktu, üstelik buzu bastığı için çok ağrıyordu.

“Defne yeter, çok ağrıdı ayağım.”
“Dur tatlım, iyice basalım da ayağın şişmesin.”
“Ya şişmez merak etme, o kadar kötü burkulmadı.”
“Of be Sude ya, niye dikkat etmiyorsun bastığın yere.”
“Ya ne diyorsun Defne? Bilerek düşmedik heralde.”
“Tamam tamam, hadi iyi misin? Kalkabilecek misin?”
“Evet, iyiyim. Elimi tut da kaldır beni.”

Kalkınca yalandan topallar gibi yaptım ve kendimi kanepeye bıraktım. Sonra Defne’nin donuk bakışlarının sebebini masaya yatırdım.

“Defne babamın penisini gördün mü?”
“Sus! Ne demek öyle o?”
“Nasıl ne demek Defne, ağzıma sokacaktı neredeyse.”

Bunu söyleyince ikimiz birden kikirdedik.

“Yazık ya annem de yok. Niye öyle oldu adam acaba?” Dedim
“Bilmem ki, benim göğüslerim ıslanınca mı öyle oldu ki?”
“Olabilir valla, ben de onları öyle görünce azdım. Babam da azmış olabilir”
“Ne biçim konuşuyorsun Sude, babamız o bizim.”
“Valla sen de ablamsın ama yaptıklarımız ortada.”
“Aynı şey mi?”
“Benzer” dedim omuzlarımı silkerek. Babam tuvaletten çıktı ve tekrar salona döndü. Penisi inmişti ama hala kabarık bir şekilde durduğu için pijamasının önünden belli oluyordu. İkimizin de gözünün oraya iliştiğini farketmiş, hiçbir şey söylemeden yerine oturmuştu. Babam, az önce ablamın göğüslerini düşünerek mastürbasyon yapmış olmalıydı ve bu düşünce beni delirtiyordu.

Ara sıra babamın önünü gözleyerek televizyon seyretmeye devam ediyordum. 15 dakika sonra babamın penisinin yeniden hareketlenmeye geçtiğini farkettim. Önündeki kabarıklık yeniden şişmeye ve iyiden iyiye belli olmaya başlamıştı. Babam aniden yerinden kalktı ve “Ben yatmaya gidiyorum kızlar, siz de çok geç kalmayın” dedi ve koşar adımlarla odadan ayrıldı.

Yatak odasının kapısı kapanır kapanmaz kikirdemeye başladım ve Defne’ye “Gördün mü?” dedim. “Gördüm gördüm” dedi donuk bakışlarla. “Ne oldu bu adama böyle ya?”
“Bilmiyorum ki”
“Ya aslında bende de bir sıkıntı var, nedenini bilmiyorum ama çok azgın durumdayım. Geçen gece de öyle olmuştum, şimdi de içim yanıyor resmen.”
“Allah allah, niye öyle oldunuz siz ya?” Dedim şüphelenmiş gibi yaparak.
“Neyse, ben de odama gidiyorum.”
“Dildoyu alayım mı?”
“Hayır bu gece de bende kalsın” dedi. Kahkaha atmıştım.

Bir süre bekledikten sonra televizyonu kapattım ve babamın odasına doğru ilerledim. Hasta mısın ayağına kontrol edecektim. Ama bunu yaparken onu iyice azdıracaktım. Tişörtümün sırtını iyice arkaya doğru çekiştirdim ve göğüslerimin tişörtüme yapışmasını sağladım. Ardından babamın odasına sessizce girdim. Girdiğimde eli pijamasının üstündeydi ve penisini okşuyordu. Ben kapıyı açar açmaz battaniyeyi üstüne çekti.

“Ne oldu kızım?”
“İyi misin diye bakmak istedim baba. Yatağa da çok erken geçtin, hasta mı oluyorsun?”
“Yok Sude iyiyim, yorgunum galiba biraz.”
“Dur bir ateşine bakayım.”
“Yok kızım ateşim falan” dese de üzerine doğru eğilip ateşine baktım. Bu sırada göğüslerimi olabildiğince yüzüne yaklaştırıyordum.

“Biraz sıcak gibisin” dedim. “İlaç getirmemi ister misin?”
“Yok kızım, uyursam bir şeyim kalmaz” dedi. Göğüslerime nasıl baktığını görebiliyordum.
“Bir şey olursa seslen babacım, hemen gelirim” dedim ve odadan çıktım.

Hemen Defne’nin odasına girdim. Ben girince inanılmaz bir şekilde irkildi ve battaniyesini üzerine çekti. Çırılçıplaktı ve dildoyu vajinasına sokuyordu.

“Aklımı çıkardın Sude, babam sandım.”
“Valla babam da her an gelebilir. Bir an önce işini bitirmeye bak.”
“Neden?”
“Ya iyi mi diye bakmaya odasına girdim. Penisini okşuyordu. Ben girince o da aynı senin gibi battaniyeyi üzerine çekti.”
“Yuh artık Sude.”
“Ne yuh artık ya adam seni öyle görünce şirazesi kaydı işte.”
“Off salak salak konuşma ya.”
“Konuşursam ne yaparsın?” Diye üzerine şuh bir şekilde yürüdüm.
“Sude saçmalama babam uyanık hala.”
“Olsun, işi var onun şu anda” dedim kikirdeyerek.
“Sude gerçekten salak salak konuşuyorsun. Çık odamdan hadi”
“Yardımımı istemediğine emin misin?” Dedim ve elimi battaniyenin altına sokarak göğsünü sıktım.
“Ohhhh eminim yapma.” dedi.
“Ne kadar eminsin?” Diyerek göğüs ucunu iki parmağım arasına aldım ve sıkıştırdım.
“Ahhhh çok eminim.” Dedi tekrar. Babamın uyanık olması beni de korkutuyordu, ama bir yandan da inanılmaz bir haz duyuyordum. Elimi daha aşağı atıp klitorisini parmaklarımla ezdiğimde, Defne artık dayanamadı ve boynumdan tuttuğu gibi beni kendine çekti ve dudaklarıma yapıştı.

Ablam delirmiş gibi öpüyordu beni. Dildoyu içine hızlı hızlı sokup çıkarıyor, inlememek için benim dudaklarımı ısırıyordu. Dudaklarından kurtulup göğsünü yalamaya başladığımda artık iniltilerini kontrol edememeye başladı. Çok ince bir çığlık atınca eliyle ağzını kapattı. Boşalmaya çok yaklaştığını biliyordum. Tam o anda “Yalnız babamın penisi de baya büyükmüş, onu farkettin mi? Bu dildo kadar var” dedim. Defne tam bu sözümün üstüne orgazm olmaya başladı. Arada eliyle kapattığı ağzından histerik iniltiler çıkıyor, sesini kontrol etmekte iyiden iyiye zorlanıyordu. Orgazm olurken babamın penisini düşündüğümden adım gibi emindim.

En sonunda uzanıp dudaklarından öptüm ve dildoyu vajinasından çekip çıkardım. Elimde dildoyla kendi odama doğru gitmek için kapıya döndüğümde, kapının aralık olduğunu gördüm. Odaya girerken kapıyı kapattığımdan adım gibi emindim. Bir an yaptığım bütün oyunları unutup derin bir korkuya kapıldım. Babam bizi görmüş olabilir miydi?

Hızlı hızlı Defne’nin odasından çıktım ve kendi odama girdim. Korkudan kalbim gümbür gümbür atıyordu. Dildoyu ablamdan alırken amacım odama geçip kendimi tatmin etmekti. Ama odaya geldiğimde korkumdan libidom sıfırın altına inmişti. Dildoyu dolabıma sakladım. Kafamın içinden binbir türlü düşünce geçiyordu. Babam ablamla sevişmemizi izlemiş olabilir miydi? Bu ihtimalle korkudan düşüp bayılacak gibi oluyordum.

Sonra birden daha derin bir gerçekle sarsıldım. Kapıyı kapattığımdan adım gibi emindim, ama döndüğümde kapı aralıktı. Bu da demek oluyordu ki, babam kapı aralığından bizi seyretmişti. Normal şartlarda babamın bizi o halde görürse ya oracıkta kalp krizi geçirmesi, ya da içeri girip bizi öldürmesi gerekirdi. Ama babam ikisini de yapmamıştı. Verdiğim ilacın etkisiyle bizi izlemiş, hatta belki de bize bakarak mastürbasyon yapmıştı.

Bu gerçekle ne yapacağımı bilemez bir halde yatağıma bıraktım kendimi. Babamın ablamla beni sevişirken izleyerek mastürbasyon yapma ihtimali var mıydı? Elbette vardı. Neden olmasın ki? Çok güçlü bir ilacın etkisindeydi. Üstelik Defne’nin göğüslerini nasıl kestiğini görmüştüm. Ben odasına girdiğimde de penisini okşuyordu. Çok çaresiz durumdaydı. Muhtemelen Defne’nin çıkardığı sesleri duydu ve kendine hakim olamayarak onu izlemek için kapıya geldi. Beni de orada görünce aldığı zevk ikiye bile katlanmış olabilirdi.

Onu öylece kapıda durmuş, bize bakarak mastürbasyon yaparken hayal ettiğimde, vajinamın birden sırılsıklam olduğunu hissettim. Elimi vajinama getirdim ve okşamaya başladım. Çıldırmak üzereydim, babamın bizi izlediğini düşünmek beni iyiden iyiye delirtiyordu.

Kapım açıldığında bir an irkilsem de, kapıdakinin Defne olduğunu görünce istifimi bozmadan mastürbasyon yapmaya devam ettim. Defne yanıma geldi ve “Sude bir şey söylemem lazım.”
“Önce benim orgazm olmam lazım” dedim ve tutup kendime çektim. İştahla dudaklarını öpmeye başladım.
“Kızım bir dur, bir şey söylemem lazım.” Dedi tekrar.
Kafasından tutup aşağı doğru bastırdım ve pijamamla iç çamaşırımı aşağı doğru sıyırdım. “Lütfen Defne, benim orgazm olmam lazım. Beni boşalt, sonra ne söyleyeceksen söyle” dedim.

Defne aşağı doğru eğildi ve vajinamı yalamaya başladı. Gözlerimi kapıdan ayırmıyordum, bir elimle göğsümü açığa çıkarmış okşuyordum. Defne iki parmağını birden vajinamın içine sokup çıkartıyor, beni bir an önce boşaltmak için elinden geleni yapıyordu. Kapının altında gölgeler gördüğümde, babamın kapının arkasında olduğundan artık emindim. Heyecandan kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Babam kapının arkasında seslerimizi dinliyor, ablamla seviştiğimizi duyuyordu. Ancak hiçbir şey yapmıyordu.

Fısıldayarak ama onun duyacağı şekilde “Yala Defne, dilini daha içeri sok” dedim. Defne söylediğimi yaptı. Bir süre diliyle devam ettikten sonra dilini çıkardı ve parmaklarıyla hızlı hızlı girip çıkmaya başladı. Babamın kapının önünde bizi dinleyerek o büyük penisini okşadığını hayal edebiliyordum. Bu görüntü gözümün önüne geldiğinde artık daha fazla dayanamadım ve orgazm olmaya başladım. Orgazm olurken kendimi çok da fazla kısıtlamadım ve biraz ses çıkardım. Defne hemen uzanıp dudaklarıma yapıştı ve ses çıkarmama engel oldu.

Orgazmım bittiğinde yine kapının önünden duyulacak şekilde “Teşekkür ederim ablacım, uzun zamandır böyle güzel orgazm olmamıştım” dedim. Kapının önündeki gölge hala orada öylece duruyordu. “Ee, ne söyleyecektin o kadar acil?” Dedim.
“Ya Sude sen çıktıktan sonra babama bakmaya gittim, hani hasta mı ateşi falan var mı diye.”
“Eee?”
“Babam yatakta sırtüstü yatıyordu, penisi dimdik, pijamasının ucundan başı çıkmış dışarı. Ucu ıslanmış.”
“Ne diyorsun sen ya?”
“Sorma, bildiğin babamın penisini gördüm.”
“Off, güzel miydi?”
“Ya ne diyorsun sen Sude, babam diyorum babam.”
“Babam diyorsun da adam senin göğüslerini gördüğünden beri inmiyor yani.” Dedim gülerek.
“Off yaa, ne bileyim, çok garip hissediyorum Sude ya.”
“Dur bakayım, ben de gidip ateşine bi bakayım.”

Ben bunu söyler söylemez kapıdaki gölgenin uzaklaştığını gördüm.

“Sude saçmalama, babamın penisine bakmaya mı gideceksin yani?”
“Ne var ya merak ediyorum”
“Sen iflah olmazsın ya, ne demek merak ediyorum.”
“Ya içime alıcam demiyorum, bi bakıcam sadece. Pijamasının altından o kadar büyük görünüyor ki, merak ediyorum işte ne yapayım.”
“İyi ne halin varsa gör.”

Defne odasına döndü. Ben de babamın odasına doğru seyirtmeye başladım. Heyecandan kalbim gümbür gümbür atıyordu. Kapıyı yavaşça araladığımda, babamın gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Ama uyumadığını çok iyi biliyordum. Aşağı doğru baktığımda, penisinin yarısının pijamanın kenarından dışarı çıktığını, ucundan zevk sularının sızdığını koridordan gelen ışıkla farkettim. Babam onu kontrol etmeye geleceğimi duyduğunda, yatağa girmiş ve görebilmem için penisinin yarısını dışarıda bırakmıştı. Adeta her şeyin farkındaydı ama oyuna devam ediyordu.

Kapıyı tekrar sessizce kapattım ve odama gittim. Babamın ne kadar ileri gideceğini çok ama çok merak ediyordum. Üzerime sadece göğüslerimi kapatan bir tişört, altıma ise sadece bir külot giydim ve sırtüstü yatağıma uzandım. Tişörtümü iyice yukarı çekerek göğüslerimin alt kısımlarını açığa çıkardım. Artık sadece göğüs uçlarımı kapatıyordu. . Kapımı ardına kadar açık bırakmıştım. Kitap okumak için yatağımın başında küçük bir led lamba vardı. Onu da yakarak göğüslerimi aydınlatmasını sağladım. Hem de koridordan bakıldığında gözlerimin açık olup olmadığı anlaşılmayacaktı.

Yarım saat kadar evde çıt çıkmadı. Artık gözlerim uykuya yenik düşmek üzereydi. Sonra yatak odasının kapısının sesini duydum. Babam sessiz adımlarla koridordan geçerken birden durdu ve benim odama baktı. Aralık gözlerle penisinin hala kabarık olduğunu görüyordum. Eli yavaşça penisine gitti, o şekilde beni izleyerek penisin okşuyordu. İçeri doğru bir adım attı, sonra geri çıktı. Mutfağa gitti, su sesini duydum. Sonra bardağın tezgaha bırakılırken çıkardığı sesi… Ardından geri döndü. Tekrar kapımın önünde durakladı, uykumda hareket eder gibi anlamsız mırıldanmalar çıkararak kolumu yukarı doğru kaldırdım, göğüslerimden biri tamamen açıkta kalmıştı. Babamın penisini daha sert okşadığını görebiliyordum.

Koridorda, kapımın ağzında durdu ve elini pijamasından içeri sokarak penisiyle oynamaya, gözlerimin önünde mastürbasyon yapmaya başladı. Çıldırmak üzereydim. Ama hareket edemiyordum. Babam artık Defne’yle seviştiğimizi biliyordu, üstelik o da bizi izleyerek mastürbasyon yapıyordu.

Sonra aniden elini pijamasının içinden çıkardı, kapımı kapattı ve gitti. O şekilde uyuyakalmıştım. Ertesi sabah uyandığımda ablam da babam da odalarından henüz çıkmamışlardı.

Kalkıp kahvaltı hazırlamaya başladım. Babama ilacı dün akşam saat 8 gibi vermiştim. Hesaplamalarıma göre etkisi yarın sabah 8’e kadar devam edecekti. Yani bütün gün babam erekte bir penisle dolaşacak demek oluyordu. Portakal sıkmıştım ve ablamın bardağına damla damlatmayı ihmal etmedim. Böylece ablamın da bütün gün azgın gezmesini garanti altına alacaktım. Masayı hazırladıktan sonra gidip Defne’yi uyandırdım ve kahvaltının hazır olduğunu söyledim. Sonra babamın odasına girdim. Bu kez gerçekten uyuyordu, penisi de artık belli olmuyordu. Yani normale dönmüştü. Acaba ilacın etkisi söylendiği gibi 36 saat değil mi diye düşünmüştüm.

Uzanarak babamı yanaklarından öptüm ve uyandırmaya çalıştım. Sonra tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi üzerine çıkıp zıplamaya başladım. Babam uyanmıştı, uyanır uyanmaz da altımdaki penis de uyanmış, kalçalarıma baskı yapmaya başlamıştı. Babamın penisi kalçalarımın altında sertleşirken inanılmaz bir haz duydum. Hemen sonra babam beni üzerinden atarak “Tamam sen git, ben geliyorum” dedi. Kapısını açık bırakarak mutfağa doğru yürüdüm. Arkama döndüğümde babamın dimdik olmuş penisiyle odasındaki banyoya doğru gittiğini gördüm. Gelmesi biraz uzadığından ve geldiğinde penisinin inmiş olmasından mastürbasyon yaptığını anladım. Yine de penisi hala biraz kabarık bir şekilde pijamasının altından belli oluyordu.

Üzerimde sadece saten sabahlığım vardı. İç çamaşırı giymeden saten sabahlığımı üzerime geçirmiş, babamı daha çok azdırmak için elimden ne geliyorsa yapıyordum. Defne beni o halde görünce çok kızdı, ama bana karışmamasını söyledim ve sofraya oturdum. Babam da içeri girer girmez benim saten sabahlığımdan belli olan göğüs uçlarıma odaklanmıştı. Ama hemen sonra bakışlarını sofraya odakladı ve birlikte kahvaltımızı yaptık.

Kahvaltıda çok az konuşuyorduk. Babam kahvaltısını bitirdikten sonra eczaneyi arayıp bugün gelemeyeceğini, biraz rahatsız olduğunu söyledi. Rahatsızlığını hepimiz biliyorduk. Kahvaltıdan sonra Defne duşa gireceğini söyleyip gitti. Babam hala masada oturuyor, televizyon kanallarını geziyordu. Bense çay bardağımı alıp pencereye doğru gittim. Kalçalarımı geri çıkararak öne doğru eğildim. Evimiz en son kattaydı ve önümüz alabildiğine ormadı. Henüz Beştepe sarayı yapılmamıştı ve yemyeşil bir manzaraya bakıyordum. Babamın da önündeki manzarayı pür dikkat incelediğinin farkındaydım.

“Hava çok güzel bugün” dedim.
“Hmm” dedi babam.
“Orman havası çok iyi geldi. Sen nasıl oldun babacım daha iyi misin?”
“Evet evet, iyiyim. Yorgun hissediyorum o yüzden gitmedim eczaneye” dedi.
“Sen de biraz orman havası al iyi gelir belki. İstersen balkonu yıkayayım orada oturalım.” dedim.
“Yok güzel kızım, gerek yok sağol” dedi. “Ben de pencereden biraz hava alsam yeter bana.”

Kalkıp yanıma doğru yürüdüğünü duyabiliyordum. Kalbim duracak gibiydi. Babam o koca penisini doğrultmuş, geriye doğru çıkardığım kalçalarıma doğru yürüyordu. Aklım çıkmak üzereydi. Babam pencereye yaklaştı, tam penisi kalçalarıma temas etmek üzereydi ki, orada durdu. Derin bir nefes alıp “Ohhhh, dünya varmış” dedi. İnanın o ana kadar babamla bir şey yaşamak aklımın ucundan dahi geçmemişti. İlacı babamın çayına koyarken de, Defne’nin göğüslerini ıslatırken de, onu azdırmak için göğüslerimi, bacaklarımı ona gösterirken de amacım sadece ama sadece onu azdırarak zor durumda kalmasını sağlamak; hem bizi yalnız bırakmamasının intikamını almak, hem de eğlenmekti. Ama o an, kalçalarımı geriye doğru çıkarıp babamın penisine bastırmak için canımı bile verebilirdim, yine de korkumdan bunu yapamıyordum. Babam tam arkamda durmuştu, ben de çayımdan bir yudum alıp aşağıya doğru baktım. Etrafta kimsecikler yoktu. O an babamın penisini hissetmek istedim. İlk kez o an, babamla yakınlaşmak istedim. Elimdeki çay bardağını usulca bıraktım ve “Ayyy bardağı düşürdüm” diye çığlık attım. Babam hemen arkamdan eğildi ve pencereden aşağı bakmaya çalıştı. Babamın penisi tam kalçalarımın arasına denk gelmişti. Ağzımdan istemsizce bir inilti çıktı.

Babam da artık geri dönemeyeceği noktaya gelmişti. Pencereden aşağı doğru birlikte bakıyorduk, penisi kalçalarımı zorluyordu. Babam daha aşağı bakmak ister gibi daha çok yükleniyordu, altında ezildiğimi hissediyordum.
“Neyse ki aşağıda kimse yoktu” dedi.
“Neyse ki” dedim inlercesine.
“Kimse yoktu değil mi?” Dedi tekrar üzerime abanıp aşağı bakarak.
Ben de aşağı doğru eğilip kalçalarımı daha çok geriye çıkardım ve “Yoktu galiba” dedim.
“Dur bir daha bakayım” diyerek tekrar üzerime yüklendi.

Babam adeta beni fordluyordu. Çıldırmak üzereydim. Artık bu saatten sonra korkmanın bir anlamı yoktu. Elimi arkaya doğru uzatıp babamın pijamasını ve iç çamaşırını yakaladığım gibi aşağı çekiştirdim. Babam da hiç itiraz etmedi, aksine yardımcı oldu ve babamın pijaması ve iç çamaşırını ayaklarının dibine düşürdüm. Sonra kendi sabahlığımın kalçalarımı örten kısmını yukarı doğru çekiştirip “Sanki şurada birisi var gibi” diyerek aşağıyı işaret ettim. Babam penisini eliyle vajinama hizalayarak “Bakayım, nerede?” dedi ve üzerime yüklendi.

Babamın penisi içimi yara yara ilerliyordu. İtalya’dan sonra ilk kez, kanlı canlı bir penis vajinamı ikiye ayırmış içime giriyordu. Hayatımda ilk kez kondomsuz bir penisi içime alıyordum ve hissettiğim sıcaklık başımı döndürüyordu. Üstelik bu penis öz be öz babamın penisiydi.

Babam kendini biraz geri çekip tekrar “Göremedim nerede?” Diye yüklendiğinde kasıkları kalçalarıma dayanmıştı. “Bilmem, yanlış gördüm galiba” dedim, oyunu devam ettiriyorduk. Babam içime sert sert girip çıkmaya başladı. Elini uzatıp sabahlığımın önünü çözdü. Göğüslerimi babamın giriş çıkışlarıyla bir yukarı bir aşağı hoplayıp duruyordu. Uzanıp iki göğsümü birden sıkmaya başladı. Ormana karşı eğilmiş, babamın içime girip çıkmasının keyfini sürüyordum. Sonra aniden babam beni içeri çekti ve yüzümü kendisine çevirdi. Ellerini bacaklarımın altından geçirerek beni kaldırdı ve duvara yasladı. O pozisyonda penisi tekrar vajinamı bulmuştu. Beni aşağı doğru bıraktığında o muhteşem penis tekrar içime girip çıkmaya başladı. Beni duvara yaslamış, kucağında zıplatıyordu. Öz babam içime girip çıkarken, gözlerinin içine bakıyordum. Uzanıp dudaklarına yapıştım.

Babam şehvetle karşılık verdi bana. İçime girişleri git gide daha çok sertleşiyor, daha da hızlanıyordu. Boşalacağını anlamıştım. Boynuna sarıldım ve kendimi penisine daha çok bastırmaya çalıştım. “Babacıımmmmm” diye inledim kulağına. Babam garip sesler çıkarmaya başladı. Hareketleri beni benden alıyordu. Artık benim de orgazmım yaklaşmıştı, nitekim babamdan önce ben kasılmaya başladım. Deliler gibi kasılıyor, içimdeki penisin her hücresini, her damarını vajinamın içinde hissediyordum. Boşalırken “Sik beni baba, parçala kızını. Ohhh çok güzel” diye hayatımda kurmadığım cümleler kurarak babamı daha da azdırmaya çalışıyordum. Tam ben boşalırken babamın spermleri ılık ılık içime dolmaya başladı. İlk defa birisi içime boşalıyordu ve bu adam benim öz babamdı. Spermlerinin sıcaklığı orgazmım bitmeden ikinci kez orgazm titremelerine tutulmama neden oldu. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşıyordum. Adeta bir orgazmım bitmeden ikinci kez orgazm olmuştum.

En sonunda ikimizin de iniltileri durdu ve nefeslerimiz düzeldi. Babam o koca penisini içimden çıkardığında, içimden oluk oluk babamın spermleri çıkmaya ve mutfak zeminine damlamaya başlamıştı. Spermlerin bir kısmı da bacaklarıma bulaşmış, ayak bileklerime doğru akıyorlardı. Uzanıp tekrar babamın dudaklarına yapıştım. “Teşekkür ederim babacım, hayatımda hiç bu kadar zevk almamıştım.” dedim. Babam da bana karşılık verdi ama gözlerinde pişmanlığı görebiliyordum.

“Hadi ortalığı toplayalım, Defne görmesin” dedi. Bir peçete alıp yerdeki spermleri sildim ve bacaklarımdaki spermleri de silerek çöpe attım. Ardından sabahlığımın önünü bağladım ve tekrar babamın karşısına oturdum. Gözlerinin içine gülerek bakıyordum, o ise pişmanlıkla televizyonu izliyordu.

Çok geçmeden banyo kapısının açılıp kapandığını duydum. Defne duştan çıkmıştı.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir