Tecavüz Zevke Mi Dönüştü

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Sosyetik bir çevredendi. Orta yaşlı ve zengin kocası sayesinde değil… Doğuştan bu ortamda yetişmişti. Bu yüzden şımarıktı, bakımlıydı, alımlıydı ve zengindi. Çok can yakmıştı. Hem sevgililerinin, hem babasının yanında çalışan adamların. Kaç kişinin kovulmasına neden olmuştu sorumsuzca istekleriyle. 25 Yaşında hala uslanmamış bir yaramaz kızdı Arabasıyla sahil yolundan ilerlerken cartier saatine göz attı… Gecikmişti… Her zamanki gibi! Aldırmadan hyundai’sinin gaz pedalına kökleyerek bir sigara yaktı. Onu isteyen beklerdi. İlerde yolun kapalı olduğunu gördü… İki işçi yolu onarıyorlardı. Zorunlu olarak durdu ve öfkeyle camı açarak sordu:

-ne kadar sürecek bu iş? Acelem var.

Uzun boylu işçi pencereye yaklaşarak yanıtladı:

-yakında biter; az kaldı zaten.

Bu sözleri söylerken iyice yakınına geldi açık camın. Selma ise tam ukala bir hareketle başını sallamıştı ki, işçi aniden arabanın kapısını açtı ve selma’yı güçlü kolları ile bir anda dışarı çekiverdi. kadın şaşkınlıktan ne olduğunu bile anlayamamıştı. Adam onu kamyonete doğru taşırken diğer arkadaşı da yardıma koştu ve genç kadın, ağzına dayanan bir pamuk ile kendinden geçti. Bundan sonrasını hayal olarak hatırlıyordu. Gelip giden baygınlık nöbetleri içinde!.. Kamyonetin arka koltuğunda kendine gelişi, sonra yeniden burnuna dayanan gazlı bez, daha sonra işçiler tarafından bir kulübeye taşınması, bir yer yatağına savrulması, sonra yeniden çöken karanlık. Üzerinde gezinen ellerle bilincini yeniden kazanmıştı kısa bir süre için. Aceleci ve hoyrat eller 200 dolarlık giysilerini yırtarak çıkarıyor, daha önce kimsenin yapmaya cesaret edemediği okşayışlarla canını acıtıyorlardı. Çok halsizdi, karşı koyamıyordu. Ama o eller bacak arasını, dudaklarını koparırcasına çekip kalçalarını sıkıştırıyor; aç dudaklar yanaklarını ve meme başlarını ısırıyor; hızlı ve güçlü soluklar tenini yakıyordu. İki erkek kabus gibi üzerine çökmüşler onu almaya hazırlanıyorlardı. Bir süre sonra yeniden daldı. Yavaş yavaş kendine geldiğinde aynı yerde yatmakta olduğunu fark etti. Kolları arkadan bağlıydı ve iki çıplak adam yatağın ucunda oturup bir yandan sigara içiyor, diğer yandan kendilerini okşuyorlardı. Onun gözlerini açtığını gören yaşlısı konuştu:

– Kendine geldi… Aç gözlerini, ayıldın biliyorum.

Selma zorlukla gözlerini tekrar açtı. Her yanı acıyordu sıkıştırılmaktan. Dudakları şişmiş, göğüsleri fena halde sızlar olmuştu. Zorlukla konuştu:

– ne istiyorsunuz benden?

İşçi sordu tanımadın mı beni? Selma adamın yüzüne baktı… Tanıdıktı ama çıkartamadı.

– Ben tarık… Babanın şöförlüğü için baş vurmuştum. Sen işe aldırmadın beni.

Anımsadı birden. Ona aç bakışlar atan adamdı bu. Nasıl da kızmıştı. Ukalaca konuştu; çıplaklığından zerre kadar utanmıyordu. İyi… Çöz beni çabuk, yoksa başın daha da büyük derde girer. Tarık ise cevap vermedi ve emilmekten şişmiş, üzerinde yeni oluşmuş sarı çürüklerin çiçek açtığı göğüse dayadı ağzını: “ayılmanı bekledik orospu… Gör istedik… Yaşa istedik!” ve memeye dişlerini batırıp emmeye koyuldu. Hemen diğer arkadaşı da geldi yanına ve o da diğer memeyi aldı ağzına. Selma’nın iki göğsü de aç iki kurt tarafından kapılmış gibi çekiştirilerek emiliyordu. Kopacak gibiydi eti etinden. Avaz avaz bağırmaya koyuldu:

– Hayvanlar… Bırakın beni… Doğduğunuza pişman ettireceğim sizi… Puşt oğlu puştlar…

Bacaklarıyla tekmeler savuruyor, bileklerini bağlayan ipler tenini kesecek kadar batsa da, tüm kuvvetiyle debeleniyordu. Adamlar onun direnmesinden daha heyecanlanmışlardı. Bu nedenle ellerini de devreye soktular. Dört el ve iki ağız bedeninde mıncıklamadık, yalanmadık ve ısırılmadık yer bırakmadan dakikalarca kullandı onu. Islak dudaklar, keskin dişler ve nasırlı eller cinsel organından, dudaklarına, göbeğinden, boynuna dek her yerdeydi sanki. Giderek kuvveti tükendi, sesi kesildi ve külçe gibi yatmaktan başka şey yapamaz oldu. Adamlar onun çırpınmasının kesilmesinden hoşlanmadılar ve bakışarak anlaştılar: olayı başlatma zamanı gelmişti Tarık, selma’nın bacaklarını yakalayarak havaya kaldırdı ve bağlı kadının başının iki yanına doğru itti. Böylece bacakların arasından traşlı dişilik bir gül goncası gibi ortaya çıktı. Pembe ve şişti. Beyaz ve yuvarlak kalçaların ortasında kalın ve gülümseyen iki dudak gibi görünüyordu. Biraz alttaki kahverengi delik ise davetkar ve sıkıydı. Bir anda ortaya nefis bir intim deo-parfüm kokusu yayıldı. Adamlar bu manzara ve parfüm etkisi karşısında soluklarını tuttular ve donmuş gibi kısa bir an durdular. Ama sonunda tarık dayanamadı ve bu iki dudağı kendi dudaklarının arasına alarak kadını yeniden bağırta bağırta ısırıp çiğnemeye koyuldu. Öylesine vahşice yapıyordu ki bu işi, tükrükleri kuduz bir köpeğinki gibi ağzından dışarı akmış, önce kalçaları ıslatmış, sonra küçük deliğe kadar dolmuş, oradan da dar kanalda ilerleyerek yatağa akmıştı.

Tarığın arkadaşı da fazla bekleyemedi. Onun da gözü dönmüştü kadının güzelliğinden ve çaresizliğinden. Sabırsızlıkla tarık’ı yana itti ve organını dişiliğe dayayıp bastırarak bir hamlede yara yara başını soktu… Ama fazla ilerleyemedi. Selma’nın nefesi kesilmişti ani darbeden. Zaten bacakları kulaklarının iki yanında olduğu için nefes alamıyordu rahatça. Sadece incecik, fare sesi gibi bir çığlık atabildi. Bağlı kolları kopacak gibi geriliyor, başı kendi bacaklarının baskısı altında eziliyor, içini dolduran erkeklik sanki göbeğine dek giriyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Adam ise hepsini sokabilmek amacıyla bastırmayı sürdürdü. Şimdi zavallı kadındandan ancak derinden derine gelen inlemeler çıkıyordu. Tarık olaya katılmak için arkadaşına kadını iyice ikiye kıvırttırdı. Şimdi selma’nin katlanmış bedeni öndeki adamın bacaklarının arasındaydı ama kalçaları dışarı çıkmıştı ve minik delik iyice doğdu dağ gibi kalçaların arasından. Tarık avcuna tükürerek organın başını ıslattı ve küçük deliğe dayadı. Birkaç kez itti ama sokamadı. Öndeki organ yarısından fazlasıyla girmiş ve kadını bütünüyle doldurmuştu. Uzanarak yerde duran kutudan krem aldı ve tükrüğü ile ıslanmış deliği bolca kremledi; ardından yolu açmak için tek tek parmaklarını soktu. Her parmak girişinde kadın acı acı inliyor ama bunun dışında konuşamıyordu. Sonunda kahverengi deliğe iki parmağı rahatça girince yeniden organını dayadı ve kararlı biçinde itmeye başladı. Selma inanamadı önce olanlara. Ne yapmıştı da bunlar başına gelmişti? Önündeki organın verdiği acıya alışmadan onu arkasından da alıyorlardı. Dayanımaz bir durumdu bu… Kımıdıyamıyordu… Katlanmış pozisyonundan sesi bile rahat çıkmıyordu. Bedeni bu acıya karşı tir tir titremeye başladı. İki erkeklik ağır ağır, gere gere girdikçe, tüyleri diken diken oluyor, etleri seyriyor ve ağzından tükrükler, gözünden yaşlar boşalıyordu. Tarık büyük zevk içindeydi. Çok sıkıydı delik. Öndeki organ ile arasında sadece biraz et kalmıştı ve arkadaşının organını hissediyordu. İtti… Itti… Sonuna dek oturttu. Bu arada arkadaşı da son noktaya kadar sokmuştu. kadının ise hali berbattı. Bacakları içindekilerden kapanmadığı için olabildiğince açmıştı. Sanki kalça kemikleri bile esnemişti. Her yanından su gibi ter fışkırmış ve tenini yağlanmış gibi parlatmıştı. Çaresizce yatıyordu… İki organı almıştı ama soluk alışını bile tutmuştu; çünkü en ufak bir hareketi ona inanılmaz acılar çektiriyordu.

Fakat bu doluluk duygusu çok garipti; çünkü o dayanılmaz acının altında vahşi birde zevk vardı sanki! Uyanmak için zaman bekleyen veya yol arayan bir zevk! İki erkek tarafından böylesine alınmış olmak… Böylesine çaresiz… Ama onlara bu denli haz vermek… Gözlerini yavaşça açıp avcılarına baktı. İkisi de yakışıklı adamlardı. Yüzleri aldıklardan zevkten kasılmış, alınlarından damarlar çıkmış, gözlerinden dökülen kapkara bir ışık ile ona bakıyorlardı. Göz göze geldi tarık ile… Kaçırmadı bakışlarını. Bu anda öndeki yavaş yavaş sokup çekmeye başlamıştı. Çok yavaş davranıyordu… Okşar gibi… Şefkatle… Giderek tarık da hareketlendi… Çok ağırdan alarak… Alıştırarak. Selma ise eskisi kadar acı duymadığını fark etti. Sancı azalmış yerini doyumsuz bir gerginlik duygusuna bırakmıştı. Gevşetti kendini olabildiğince ve organları daha bir derin aldı. Bu hareketiyle yeni bir ter dalgası daha boşandı üzerinden, bedenini ateş kapladı. Tarık kadındaki değişikliği fark ederek hızlandı… Öylesine coşku içindeydi ki, hemen doruğa tırmanmıştı. Kısa sürede gelmesi an meselesi oldu ve tam patlamasına yakın, çıktı dışarıya ve arkadaşının önüne geçti. Bu anda selma ise biraz rahatlamış ama aynı zamanda tuvaletinin bir kısmını kaçırdığı için çok utanmıştı. Tarık’ın hedefi selma’nın yüzüydü. Bu nedenle arkadaşına: “karıya biraz nefes aldır; indir bacaklarını” diyerek selma’nın makyajı akmış, diş izleriyle dolmuş, şişmiş dudaklı ama hala çok güzel olan yüzünün üzerine oturdu, kadının başını sıkıca yakaladı ve organını nereye gelirse sürttü… Vurdu… Ve dayanılmaz kasılmalarla doruğa ulaştı… Tüm menisi dalgalar halinde sosyetik kadının yüzüne akıyor, erkeklik pınarı suyunu sonu gelmezce fışkırtıyordu… Kısa sürede selma’nın dudakları koyu bir krema altında kalmış gibi görünmez oldu. Tarık ise hala sert organı ile meniyi genç kadının yüzüne buladı. Selma’nın ince cildi bu kızgın lavdan yanmış ama onu tatmak isteği de içine dolmuştu bilinçsizce. Bu nedenle pembe dilini çıkartıp adamın er suyunu yaladı. Pembe dil dışarıya çıkmış ve dudakların üzerini kaplamış menileri yalıyordu. Tarık bu görünümden yeniden delirdi… Tekrar coştu anında… Bir kez daha kaya gibi sertleşiverdi. Bu kadını önden almak istiyordu o da. Arkadaşına işaret ederek yer değiştirdi onunla. Dostunun ön akıntıları ve kadının aşk suları ile vıcıklaşmış, ama hala sıkı dişiliğe bir darbe ile girdi… Delice bir ritmle pompalamaya başladı. Selma da ona uydu. Sonunda serbest kalan bacaklarını bastı yatağa, kalçasını indire kaldıra karşılamaya başladı içine giren organı. Bu arada diğer adam selmanın havaya doğru uzanan dudaklarından ne istediğini anlamış ve organını ağza sokmuştu. kadın öyle istekliydi ki, dudağına dokunur dokunmaz ağzını açıp kapmış, koparır gibi emiyor, başını yatağa vurdurarak git-geller yapıyordu. Delirmişti sanki sert erkekliklerden. Tuhaf bir oryantal dans gösterisini sergiler gibi kalçasını ve başını indire kaldıra erkekleri mutlu etmeye uğraşıyordu. Daha önce yaşamamıştı böyle bir zevk. Hiçbir erkeğe, bu iki adamın yaptıklarını yapma izni vermemişti. Bu iki adam onu esir aldıklarından karşı koyamamış ve böylece içindeki bir set yıkılıp, arzuları serbest kalmıştı. Adam gelmesine yakın organını aç ağızdan çıkarttı. O da yıkamak istiyordu kadının yüzünü. Böylece kendisi de tarık’ın menisi hala kurumamış yüze boşalttı erkeklik özünü… Yanaklar sıvandı kızgın mayi ile, selma ise dilini köküne kadar arsızca çıkartıp olabildiğimce yaladı kendi dudaklarının etrafından… Bir erkeğin tadı, bir diğer erkeğinki ile karıştı ağzında… Tarık’ın vuruşları artık hızlanmıştı… Böylece genç kadının da içi heyecandan koparca gerilmeye başlamıştı giderek… İnanmaz halde inlemeye ve bağırmağa başladı zevkten. Kendi sesi bile yabacıydı o an:

– Doldurun beni… Koyun ne olur… Durmayınn… Parçalayın…

Tarık’ın arkadaşı da güçlü bir erkekti… Üstelik askerden yeni dönmüştü… Bu kadın zaten deli etmişti onu görür görmez ve son bir saatte yaşananalar… Bu nedenle o da yeniden heyecanlandı… Organı tekrar taş gibi oldu ve bu kez de o tarık’ın daha önce aldığı arka deliğe dayadı… Küçük delik hala ateş gibi, hala açıktı. Hemen kabul etti bu yeni sahibini kolayca… Selma ikili dolmaktan daha coştu anında… Bıraktı kendini her yanını basan delice hazza. İçini ezen, yırtan, geren ve çatlatan erkeklerin gücüyle çıldırdı… Sundu her noktasını onlara… Üç birden çılgın bir ritm içine sonsuz süren orgazma doğru vurudular bedenlerini birbirlerininkine… Unuttular zamanı, sadece hazzı bildiler… Anlatılmaz zevkin kölesi oldular dakiklalarca… Adamların suları sonunda barajları yıktı. Erkeklikler kızgın lavlarını yanardağdan fışkırır gibi- dişinin önüne ve arkasına boşalttılar. Selma her bir boşalmayı içinde iki ayrı yerden hissetti… Vahşi bir çığlık atarak bedenini sarsılmalara teslim etti. Kayboldu zevk denizinde. Bir süre sonra hayal gibi kollarının çözüldüğünü hissetti. Uyuşmuş uzuvlarını zorlukla iki kocasına sardı ve her yanı beden sıvılarına bulanmış olarak hayatının en huzur dolu uykusuna gömüldü…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir